Ana içeriğe atla

Fenerbahçe 1-1 Manisaspor / STSL 3. Hafta


Dün çok güzel bir ortam vardı. 41663 biletli seyircinin izlediği bir ilk yaşanıyordu. Çoluk çocuk herkes yerini almıştı. Ben uygulama öncesi bu kadar seyircinin olamayacağını düşünüyordum. Fakat, bayan taraftarlarımız beni yanıltarak neredeyse stadı dolduruyorlardı. Gel gelelim maç için bir şeyler yazmaya...

Tek kelimeyle, kötü bir Fenerbahçe vardı sahada. Top yapamayan, defans yapamayan ve ne yaptığını bilmeyen bir takım. Sahada olan futbolcularımız çok kötü oynadı. Şu iyi oynadı diyebileceğim isim yok gibi! Sezonun ilk puan kaybını kendi sahamızda yaşamamız hoş olmadı. Özellikle, tribünleri dolduran 41bin seyirciye güzel bir galibiyet hediye edilmeliydi. Fakat, buna Bilica denilen "futbolcu müsvettesi" izin vermedi. Geldiği günden beri, her Fenerbahçe formasını giydiğinde o kulübün havasını soluduğundan beri nefretim daha da artıyor. Tabi ki suç aslında onda da değil. O'nu buraya getiren ve o formayı teslim edende suç. Kulübün kapısına yaklaşamayacak seviyede ki biri gelip "kaptanlık" bile yapabiliyor.

Son dakika da sayılmayan golü de es geçiyorum. Rakibimizin 10 kişi kalmasını kullanamadığımızı da es geçiyorum. Semih'in kötü oyununu, Caner'in pas kayıplarını, Bilica'nın aptallıklarını, Selçuk'un sakatlanmasını, ve Aykut hocanın oyuna geç müdahale etmesini de es geçiyorum. 10 günde 3. maça çıkmamızı ve 2 gün sonra Kayseri deplasmınına çıkacak olmamızı da es geçiyorum. Saha içi yazılacak hiç bir şey yok! Fakat, tribünler ve stadyum dışı müthişti.

7'den 70'e herkes sevgilisine stada koşmuştu. Sarı-lacivert aşkının peşinden koşan ve o'na destek olan herkese teşekkürler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf