Ana içeriğe atla

Bursaspor 0-2 Fenerbahçe / STSL 15. Hafta

Galatasaray karşısında alınan 3-1'lik mağlubiyet ve ortaya konulan futbolu bir kenara bırakarak Bursa deplasmanına çıkılacaktı. Yaşanılacak puan kaybı Trabzonspor karşısında rahat kazanan Galatasaray ile puan farkının açılmasına neden olabilirdi. Galatasaray maçında Bienvenu ile başlayan Aykut hocanın bu karşılaşmada aynı kadro ile sahaya çıkması, yaşanılabilecek olası puan kaybının habercisi olabilirdi. Fakat, Aykut hoca bunun aksine Semih, Özer, Stoch ve Serdar'ın olduğu 11'le sahaya çıkmayı düşündü. Orta alanda Selçuk - Emre ikilisine yer veren Aykut hoca, kadro seçimi olarak yerinde bir karar aldı. 

Stoch'un sürekli bu kadroda olması gerektiğini düşünenlerdenim. Formda olduğu zaman ciddi tehlikeler yaratan bir kanat oyuncusu. Özellikle, sürati ile iyi işler yapabilecek kapasitede bir isim. Her nedense Aykut hocamızın Özer sevdası bitmek tükenmek bilmedi. Bu sevda yüzünden Stoch gibi genç ve yetenekli ismi kaybedebilirdik. Ancak, bugün ortaya koyduğu performans ile hem hocasının o'na güvenmesi gerektiğini hem de bu takımın önemli bir parçası olduğunu göstermiş oldu. Karşılaşmanın başından sonuna kadar mücadelesini düşürmedi ve canla başla mücadele etti. Basser karşısında elini kolunu sallayarak oynayan Stoch'a Basser'in sakatlanmasının ardından giren Serdar Aziz'de formül bulamadı. Stoch ve Özer ile ilgili aslında yazacak çok şey var. Fakat, o yazıları başka bir zamana saklıyorum.

Maçın geneline baktığımızda 2 sene önce şampiyon olmuş Bursaspor'un durumunun hiç iyi olmadığını görmek şaşırtıcı bir durum değil. Fenerbahçe'nin kontrolü altında geçen bir karşılaşma oldu. Maçın ilk dakikasından itibaren her iki takımda rakip kalelere gol için yüklendi. Maçın 5. dakikasında Emre'nin penaltı noktası civarından vuruşunu takım arkadaşı Semih çıkartıyordu. Beğenmediğim Özer'in vuruşu direkten dönüyordu. Ozan İpek'in yakaladığı net fırsata Gökhan Gönül kale çizgisinden çıkartarak izin vermiyordu. Bu pozisyonların dışında Fenerbahçe takımı Stoch'un bulunduğu kanatı maden gibi işliyordu. Devre bitmeden golün geleceğinin sinyalleri veriliyordu. 39. dakikada nöbetçi ve suskun golcü Semih'in attığı golle devreyi 1-0 önde kapattık. Fakat, farkı arttırabilecek fırsatları değerlendirmek gerekiyordu.

İlk yarı vasatı aşamayan Bursaspor takımı ikinci yarı Batalla ile oyuna başlayınca biraz toparlanmaya başladı. Oynama olasılığı olan bir Batalla ve Serdar Aziz'in yerine başka isimlerle başlayan Ertuğrul hoca net bir şekilde yanlış kadro ile sahaya çıkmıştı. İkinci yarıda Selçuk ve Emre'nin orta alandaki üstünlüğü takımın daha rahat pas yapmasını ve rakibin üzerine gelmesini engelliyordu. Bursaspor'un yakaladığı en net ikinci fırsatı ise, Volkan nefis bir kurtarışla engellemiş oldu. Ömer Erdoğan'ın tam direk dibine giden kafa vuruşunu iyi bir refleksle çıkartarak takımın galibiyetine imzasını attığını düşünüyorum. O pozisyonun golle sonuçlanmış olması işleri zorlaştırabilirdi. Pozisyonun ardından toparlanan ve ayağa daha sık pas yapmaya başlayan Fenerbahçe, Alex'in başlattığı atakta Gökhan'ın Stoch'a yaptığı asistle durumu 2-0'a taşımıştı. 2-0'dan sonra daha rahat oynayan Fenerbahçe, üzerine gelmeyen ve kötü gününde olan Bursaspor karşısında oyunu rolantiye alarak hafta sonu oynayacağı Trabzonspor maçını düşünmeye başlamıştı.

Emre'nin oyuna sonradan giren Baroni ile atışması, Serdar'ın geri dönmesi, Özer'in 1 metre önündeki topa 2 metreden gelen Gökhan'ın yetişmesi, Stoch'un performansı, Fenerbahçe taraftarı vs... şeklinde çoğaltarak devam eden listemizle birlikte güzel galibiyet ve önemli puanlarla İstanbul'a dönüş. Artık, tüm gözler bir sonraki Trabzonspor maçında olacak. Futbolcusu, medyası ve taraftarı o karşılaşmaya odaklanacaktır. Bir sonraki maç analizi için, Trabzonspor maçında tribündeki yerimizi alalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf