Ana içeriğe atla

Yaş 35 Yolun Yarısı Eder


(Khioniki 1977) 16 yaşında (1993) babasını Çernobil faciasında kaybeden ve sonrasında futbolla tanışıp BATE forması giyiyor. 24 yaşında geçirdiği sakatlık sonrası futbol hayatına son vermek zorunda kalıyor. Kulüp içinde çalışarak yardımcı antranörlüğe kadar gelip sonrasında 2008 yılında Real Madrid ile oynanılan Şampiyonlar Ligi maçında kupa tarihinin en genç teknik drektörü ünvanı kazanıyor. 2007 yılında takımın başına geldiğinde kimse ondan büyük başarılar beklemez fakat o kendini geliştirmeye ve bu gelişim sürecinde takımı da ileriye doğru taşımaya başlar.

Minsk'de bulunan "Republic State College of Olympic Reserve"'de eğitim almaya başlayan bu genç isim Hleb, Kutuzov ve Zhevnov gibi ülkenin önde gelen futbolcularıyla birlikte ülkenin en iyileri arasına ismini yazdırmak için ilk adımı atmıştı. 1998 yılında eğitimini tamamlayıp BATE takımında futbol oynamaya başlar. Ama, bu başlayış sonrası çok uzun sürmez. Yalnız futbolcu olarak 1999 yılında takımla birlikte lig şampiyonluğu yaşar. O tarihten itibaren formasını terlettiği ve hocalık yaptığı BATE takımı Avrupa Kupaları'nda mücadele etmeye başlar. Ve son olarak 2001 yılında yaşadığı sakatlık sonrasında futbol kariyerine son vererek, BATE takımının geleceği için çalışmalara başlar.
5-6 senelik bir teknik direktör olmak için yapılan çalışmalar, eğitimler ve gözlemler sonrasında 2007 yılında A takımın başına geliyor. 2006 yılında geldiği yardımcı antranörlük ile yaşadığı şampiyonluğu A takımın başına geçtiği 2007 yılından beri kimselere kaptırmıyor. BATE bu süre içerisinde ligde 2007 - 2008 - 2009 - 2010 - 2011 - 2012 senelerinde şampiyonluklar yaşadı. Bir kere lig kupası ve 2 kere lig süper kupasını takıma kazandırma başarısı gösterdi. Lig için artık yapılması gereken her şeyi yapan bir BATE için Avrupa macerası başlamalıydı. 2007 yılında Şampiyonlar Ligi macerası yaşayan bu genç isim 2008 yılında takımıyla ilk defa gruplarda buldu kendisini. Bu başarılar elde edilirken, Belarus'ta yılın en iyi yöneticisi olmayı gelenek haline getirmeye başlamıştı.

Şu an takımın geldiği konumuna bakacak olursak; BATE'yi bu günlere getiren sistemin en büyük pay sahibi "Viktar Mihailavich Hancharenka"'dır. Yaşanılan o kadar büyük tranvaya karşılık, Viktar'ın geldiği konum itibariyle büyük bir övgüyü hakettiğini söylemek gerekiyor. BATE'den bu kadar söz ediliyor olmasındaki payı o kendinde değil futbolcularında buluyor olsa da 35 yaşında bu denli adından söz ettiriyor olması muazzam. Fenerbahçemizin UEFA Avrupa Ligi'nde karşılaşacağı BATE Borisov takımı teknik direktörü Viktar'ı biraz tanıyalım istedim. Zaman kısıtlı olduğundan çok fazla derinlemesine inceleyemedik.

BATE takımı yazımızı yazmaya başladığımızda belki bir kaç not daha düşeriz bu genç teknik adam için.

Önder Ayhan Pektaş 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf