Ana içeriğe atla

5. Hafta | Fenerbahçe - Elazığspor | 4-0

Konyaspor karşısında alınan mağlubiyetin ardından çıkılan 4 karşılaşmadan da galibiyetle ayrılmak mutluluk verici. Hem fiziksel hem de mental açıdan yavaş yavaş form grafiğimizin yukarıya doğru çıktığı bir dönem yaşamaktayız. Daha doğru oynayan ve sahada yapılması gereken ne varsa yapan futbolcular Elazığspor karşısında rahat bir galibiyete imza attılar. Baroni ve Sow ile başlayan Ersun Yanal kararında %50 isabet sağlasa da maçı kendi lehine çevirmesini başarıyla sağladı. Sahada yürümeye devam eden "Gamsız" olsa da takım arkadaşının eksiklerini kapatabilecek isimler sahada mevcuttu. Takım olarak iyi hücum eden ve savunma yapabilen bir takım kurgusu içerisinde Elazığspor takımının tehlikeli olabileceği alanları ve durumları sağlamamak sevindirici.

Özellikle, Caner Erkin'in ortaya koyduğu performans ilerisi için olumlu sinyaller vermeye devam etmekte. Her ne kadar rakibiyle ve hakemle girdiği gereksiz diyaloglar yüzünden kendi performansının altında kalma ihtimali olan biri isim olsa da Caner'in sadece işini yaptığı karşılaşmalarda ne kadar etkili olabildiğini görüyoruz. Bu şekilde devam edebildiği sürece, takım içi dengelerde önemli rol alacağını ve katkı sağlayacağını düşünüyorum. Sow konusuna değinecek olursak; form grafiği gözle görülür şekilde düşüşteydi. Geçtiğimiz sezonun yorgunluğunu atamaması normal karşılanabilir. Bu yüzden de Ersun Yanal, Sow konusunda "dinlendirme" yoluna gitmiş ve istediği verimi almış gibi görünüyor. En azından Elazığspor karşısında böyle bir izlenim sergiledi. Bundan sonraki haftalarda iyileşen bir Emenike mi? Sow mu? Caner mi? Tartışmaları ortalıkta dolaşacaktır.

Maç yazılarını da çok fazla uzun tutup, okurun gözünü yormak ve zamanını çalmak gibi bir topa hiç girmedim. Elbette çok akıcı ve anlaşılır dillerle yazılan uzun maç analizlerine bir atıfta bulunma gayem yok. Zaten, haddim de değildir. Ben bu tarz kısa yazılarla elimden geldiğince sezon içerisinde maç sonlarını "arşivlik" elde bulundurmaya devam edeceğim.

Sonuç olarak; güzel mi gidiyoruz? Dilimizi ısıralım da iyi olsun. Elbet ufak tefek aksaklıklar ve istekler biz taraftarlarda mevcut. Zamanla daha iyi bir futbol oynayabilen ve en azından son dakikaya kadar "forma terleten" bir takım izleyebileceğimizin düşüncesini taşımaktayım. Bir sonraki hafta 4 maçlık galibiyet serimizi devam ettirmek dileğiyle hoşçakalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fenerbahçe Yeni Sezon Formaları / 2012-2013

2012/2013 Fenerbahçe Formaları  2012/2013 Efsane Çubuklu Forma   2012/2013 Arma Forma 2012/2013 Gölge Kanarya Forma

Arsenal İç Saha Forması / 2012-2013

 

Futbol Ve Siyaset İlişkisi

Siyaset ve spor ilişkisini farklı açılardan incelemek mümkün. Bunları kategoriler halinde incelemek bir hayli uzun yazılar ve vakit harcamamıza neden olabilir. Biz, siyaset - futbol ilişkisini 3 gerçek örnekle açıklayalım; Aslında herkesin çok yakından bildiği bir konu. Siyaset ve spor denildiği zaman akla İtalya'nın gelmesi çok doğal bir durum gibi gözükmekte. Her siyaset liderinin futbolla yakından ilgilenip bu anlamda büyük bir kitleye hitap etme çabası uzun senelerdir görülmüş, en kolay politika araçlarından biri olmuştur. Bunun en güzel örneğini; 1986'da AC Milan başkanlığına gelen medya patronu Silvio Berlusconi'yi gösterebiliriz. 1979'dan Berlusconi döneminin bir kısmını içeren sürekli rüşvet skandallarıyla çalkalanan AC Milan'ın bir Avrupa devi haline gelmesi ve bunun sonucunda Berlusconi'nin İtalya Başbakanlığı'na uzanan süreç en güzel örneklerden biridir. Berlusconi, AC Milan'ı ne kadar yükseğe taşıdıysa kendisi de siyasette o kadar mesaf